ÇEŞİTLİLİK, EŞİTLİK, DAHİL ETME – BUNLARI ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖĞRETİN

ÇEŞİTLİLİK, EŞİTLİK, DAHİL ETME – BUNLARI ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖĞRETİN

Bu yazımızda çocukların başkalarını nasıl kabul edebileceklerini, şefkat ve dahil etme duygularını nasıl geliştirebileceklerini ve bu becerilerin okul öncesi eğitimde nasıl kritik bir rol oynadığını tartışacağız.

Yazımızda bahsedeceğimiz kavramların ufak bir açıklamasını yapalım:

Çeşitlilik: her bireyin benzersiz olduğu anlayışı ile bireysel farklılıklarımızı kabul etmek

Dahil etme: birini veya bir şeyi bir grubun parçası olarak dahil etme eylemi

Eşitlik:  ırk veya sosyoekonomik durum ne olursa olsun eşit fırsatlara erişim

Adalet: imkan seviyesini eşitlemek

“Çeşitlilik” demek her birimizin benzersiz ve bireysel olduğunu anlamaktır. Ne olursa olsun, nerden gelirsek gelelim – farklı kültürlerden, farklı ülkelerden, farklı ırklardan –  bir önemi yoktur. Sonuç olarak her birimizin benzersiz bir birey olduğu ve her birimizin kendi alanımıza değer kattığını gerçekten kabul etmemiz gerekir.

“Dahil etme” bir duygudur. İnsanlar ya dahil edilmiş hissederler ya da dahil hissetmezler. Bir kişi dahil hissetmiyorsa, bu duyguyu ona hissettirememişiz demektir.

“Eşitliği” ise fırsat olanaklarına erişim olarak düşünün. Biri bir şeyden yararlanmak isterse en azından oraya bulunduğunu bilmesi gerekir.

“Adalet” ise herkesin bir fırsata sahip olmasını sağlamaktır. Örneğin, bir sınıftaysak, eşitlik herkesin oturacak bir sandalyesi olduğu anlamına gelir. Ancak adalet, tekerlekli sandalyesi olduğu için daha fazla alana ihtiyaç duyan birine iki kişilik yer vermektir. Bazı insanların ancak bu şekilde başarılı olmalarına yardımcı olabiliriz.

Çeşitlilik, Eşitlik ve Dahil Etmek Okul Öncesi Eğitimde Neden Önemlidir?

Bu konular kesinlikle okul öncesi eğitimde çocuklara bahsedilmesi gereken konulardır. Biliyoruz ki beynin %90’ı doğumdan sonraki ilk 5 yıl içinde şekillenir. Yetişkinlikte olacağımız insanın %90’ının temeli biz küçükken atılır. Dolayısıyla, özsaygı, gurur ve özgüvene sahip olup olmayacağımız bu dönemde belli olur.

İnsanın en temel hakkı hayatı tüm imkanlarıyla yaşamak ve diğer insanlardan aşağıda hissetmemektir. Eğer bir topluma dahil hissetmiyorsak “Ben onlardan daha aşağıdayım, onlardan farklıyım ve utanıyorum” gibi düşüncelere gireriz. Bu düşünceler başarının önündeki en temel engeldir.

Eğer bir insan ilk 5 yılda şekilleniyorsa, o zaman eğitimciler ve ebeveynler olarak bir şeyler yapmalıyız. Fakat bir kişi, sahip olmadığı ya da bilmediği bir şeyi çocuklara öğretemez. Eğer bir ebeveyn eşit şartlarda büyümediyse bunu çocuğuna nasıl verebilir, nasıl sağlayabilir, nasıl anlatabilir?

Sonuç olarak insanız ve önyargılarımız var. Ve önyargılar bilinçsizdir, kendi önyargılarımızın farkında bile olmayabiliriz. Bu nedenle çocuklarımızı eğitmeden önce ilk olarak kendimizi eğitmeliyiz.

Küçük çocukların farklılıkları kabul etmesini nasıl sağlarız? 

İlk olarak, birçok küçük çocuk için “farklılıkların” endişe verici olduğunu kabul etmeliyiz. Anaokulu öncesi veya anaokulu seviyesindeki bir öğrenci bunu dile getiremese de, genellikle farklılıklar onları etkiler. Bazen bunun nedeni, ne algıladıklarını açıklayamamalarıdır. Bazen de farklılıkların sonuçlarından emin olamazlar ve kendi güvenliklerinden endişe duyabilirler.

İkinci olarak, bu tepkilerin gelişimsel olarak normatif ve gelişime açık olma eğiliminde olduğunu kabul etmeliyiz. Çocuklara sürekli ”Tanımadığın biriyle konuşma, sakın seni çağırırsa gitme, bir şey verirse yeme” gibi cümlelerle tembihlediğimiz için, çocuklar da gerçekten farklı gördüklerini kişileri benimsemekte tereddüt ederler.

Bu, çocukların tehdit içinde olma duygularını azaltmak için hayatlarının çok erken dönemlerinden itibaren çeşitliliğe maruz kalmalarının önemini göstermektedir. Eğitmenler ve ebeveynler, çocuklara sözlü olarak, kuklalarla veya videolarla kısa hikayeler sunarak duyduklarını veya gördüklerini analiz etmeleri için imkan tanıyarak bu sürece yardımcı olabilir.

Evde çocukların farklılıkları kabul etmesini sağlamak için yapılabilecek bir etkinlik örneği, onlara konu olarak uygun bir hikaye okumak olabilir. Ardından karakterlerle ilgili rehber sorular sorulabilir, “Sence bu karakter diğerlerinden ne yönde farklıydı?” gibi. Bunun yanı sıra çocuklardan birinin onlarla dalga geçtiği bir zamandan bahsetmeleri istenebilir. “Sence neden seninle dalga geçti? Görünüşün yüzünden mi? Yoksa bir şeyleri yapamadığın için mi?” gibi sorularla bu etkinlik desteklenebilir. Bu şekilde farklılık konusu kişiselleştirilebilir. En sonunda küçük bir özetle çocuklardan ne öğrendiklerini açıklamaları istenebilir. 

Çeşitliliği, Eşitliği ve Dahil Etmeyi Okul Öncesi Eğitimine Nasıl Entegre Edebiliriz?

Kültürel uygulamalarınızı düşünün. Eğitimciler “gelişimsel olarak uygun uygulamalar” terimini hatırlayabilir, ancak bu farklı kültürleri, kimlikleri ve inançları vb. dikkate almaz. Eğitimciler olarak, mevcut uygulamalarımızın tüm çocuklar için uygun olup olmadığını düşünmemiz gerekir.

Kendinizi gösterin ve özgün benliğiniz olun. Önyargı karşıtı bir eğitim modeli ve rol model oluşturmaya yardımcı olmak için deneyimlerinizi, beklentilerinizi ve dahil edici kelime dağarcığınızı eleştirin.

Ayakta duran biri olun. Dışlayıcı bir şey gördüğünüzde veya duyduğunuzda pasif seyirci olmaktansa bir şeyler yapın. Bu, zincirleme bir reaksiyon yaratabilir ve diğer insanlara bir şeyler söyleme ve yapma fırsatı vererek büyük bir değişiklik yaratabilir.

Ücretsiz kaynaklar arayın. Seminerlere katılamıyorsanız, başkalarından öğrenmek ve kendi uygulamanız üzerinde düşünmek için ücretsiz web seminerleri, podcast’ler, sosyal medya kaynakları, topluluk etkinlikleri vb. gibi ücretsiz kaynaklar için araştırma yapın.

Çocuklarda küçük yaşta özgüven, güven ve gurur inşa etmek, onlara yetişkinliklerinde de devam edecek beceriler katacaktır. Bunu erken inşa etmek, çocukların ırklarına, cinsiyetlerine, inançlarına, gelirlerine ve daha fazlasına bakılmaksızın değer verildiğini, dahil edildiğini ve kabul edildiğini onlara öğretir. Eğitimcilerin ve ebeveynlerin, gelecek neslimizin geleceğini değiştirmek için dahil eden ve kabul gören bir ortam yaratması hayati önem taşımaktadır.

Eğitmenler ve ebeveynler çocuklara materyaller sunarak ve ardından duyduklarını ve gördüklerini analiz etmeleri için araçlar verebilir. Bu şekilde çocukların farklılıkları öğrenmelerine yardımcı olabilirler.

Çocuğunuza her insanın aynı olmadığını öğretin

Genellikle bazı insanlara farklı davranılır çünkü toplum tarafından “öteki” olarak etiketlenirler. Çocuklar için normalin dışında herhangi bir şey, istenmeyen bir durum olarak görülebilir. Farklılıkların ötesini görmek için “normal” fikrine meydan okumak faydalıdır. Hepimiz farklı beğeniler ve tercihlerle benzersiz doğarız, bu nedenle “normal” olmanın tek bir yolu yoktur.

Çocuklara benzerlikleri görmeyi öğretmek önemlidir, ancak amaç farklılıklarımızı ortadan kaldırmak değildir. Çocuklar, farklılıkları ve benzerlikleri aynı anda kabul ederek, kendileri gibi olmayan insanlardan çok şey öğrenebileceklerini anlayacaklardır. Araştırmalar, farklılıkları görmezden gelmenin aslında ayrımcılığı daha da kötüleştirdiğini göstermektedir. Bu nedenle farklılıkları çocuklara öğretmemiz, her insanın farklı ve kendine özgü olduğunu anlatmamız çok büyük bir önem taşımaktadır.

Eğitimciler, aileler ve yetişkinler çocukları insanların farklılıkları konusunda doğumdan itibaren eğitmeye başlayabilirler. Doğdukları andan başlayarak, çocukların insanlar arasındaki farklılıklara ilişkin bilgi ve anlayışlarını geliştirmelerine yardımcı olabiliriz. Çünkü çocuklarda beyin çok hızlı gelişir ve ebeveynler ve eğitimciler olarak çok dar bir fırsat penceresine sahip olduğumuzu unutmamak gerekir. Böyle hayati derecede önemli beceriler ve bilgiler, bu dönemde öğrenildiklerinde çok kalıcıdırlar çünkü çocuklar bu bilgileri hayatları boyunca taşır.

Ebeveynlerin çocuklarıyla tartışabileceği, sohbet açabileceği, insanlar arasındaki farklılıkları vurgulayabileceği ve kabul ettirebileceği somut yollar vardır.

Çocuklar doyumsuz bir merak duygusuyla öğrenmeye hazır olarak doğarlar, çoğu zaman farklılıkları da kolayca anlayabileceklerini varsayarız bu yüzden. Çocuklar en başından itibaren her şeyi fark etmeye ve sorgulamaya başlarken, farklılıklar konusundaki anlayışlarını ve eleştirel yargılarını kolayca oluşturamazlar. Bu nedenle rehberliğe ihtiyaç duymaları doğaldır.

İlk Eğitim ailesine katılmak isteyen veya hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak isteyen ebeveynlerimiz ve eğitmenlerimiz; web sitemizde yer alan başvuru formlarını doldurarak bize ulaşabilirler.

Leave a comment

× Whatsapp